Saturday, September 22, 2012

Suskunlar - İhsan Oktay Anar

Bu harikulade roman, Iletisim Yayinlari'ndan cikmis, ilk basimi 2007 senesinde yapilmis, 269 sayfalik bir eser. Ben Farlimas'in tavsiyesi ile okudum. Muhtesem bir öneriydi.

Bir seferde roman bitirdigi pek vaki degildir, yalnizca belli saatlerde okuyabilmemden mütevellit.
Suskunlar'i yataga girdigimde elime aldim, ve bir gecede ve soluksuz okudum.

Kitap, sizi acilisinda Mesnevi'den bir cümle ile karsiliyor:
Kulak, eger gercegi anlarsa gözdür.

Segah bölümünün sonunda ise bir karakter (Zahir) sunlari söylüyor:
Sessizlik de bir perdedir. Sessizligi isitebilirsin. 'Es' bile bu perdeye kiyasla 'ses'tir.
(S.231)

janetaliriza.blogspot.com

Üc bölümden terkip ve bölümler 1-2-3 diye degil yegah, dügah ve segah diye siralanmis.

Kitabin arka kapagina "benzersiz erguvani düslerin 'gercekliginde' sema edeceksiniz ve bu düslerden adeta basiniz dönecek" diye bir not düsülmüs. Tam da dedigi gibi o erguvani düslerin anaforuna kapildim gittim ben de bir anda.

Seytani olanlar, ilahi olanlar, para canlilar, asiklar, musikisinaslar, bir yanda mevlevihane, bir yanda onlarin düsmani sofular dünyasi. Tasvirler o kadar canli ki, Asim'in hayaletinin göründügü sahnelerde kalp atislarim hizlandi, odam buz kesti. Olur da mavi bir isik sizar da yigilir kalirim mazallah diye lambayi yaktim. Eflatun, evden ayrilip ona sesleneni bulana kadar karnim agridi, dah ne kadar örselenecek bu bicare diye.

Seyh Ibrahim Dede'nin Eflatun'a verdigi ögütü üstüme alindim. Ezberlemek degil ögrenmek nasip olsun dilerim:

Senin buraya gelmenin sebebi sadece bizim 'Gel' dememiz degil, ayrica onlarin sana 'Git' demeleri. Hic kimseye 'kötüdür' deme. Aslinda onlar, bilmeden iyilik ihsan eden insanlardir.
                                                                                                                                                 (S.123)

Okurken gül yagi kokusu da, lavanta da geldi burnuma. Bazen at idrari, bazen hamama gelen pejmurdeye, bazen Rafael'in bacasindan tüten kükürte yüzümü eksittim. Kulagima kah pes, kah tiz nameler geldi. 

Lisani da asla siradan degil Suskunlar'in. Anlatimdaki cekiciligin ve akiciligin yaninda; Osmanli beyefendisinden, yobazlarin ya da  külhanbeylerinin, romanlarin diline varana kadar her karakterde yeni bir hazine buluyorsunuz. Benzetmeler ve ironiler dopdolu ve muhtemelen okurken bir cogunu da fark etmeden tükettim.  

Cagdas Türk Edebiyati'nin yüz aki denebilecek romanlardan biri de Suskunlar benim nazarimda. Cok etkilendim. Mevlevi ögelerin icinde olmasinin bunda etkisi var, ama onlarin haricinde kalan hayal gücünün etkisi üstünüzden günlerce silinmeyecektir eminim.

Sevgiyle kalin,
Janet.

1 comment:

  1. Roman okumak aslında sıkıyor belli bir süre sonra insanı. Sevmen hoş.

    ReplyDelete