Saturday, September 15, 2012

Sana Göre Bir Ömür, Ona Göre Mikroskobik Bir Zaman

Sabah ofiste kimse yoktu.  Fazil Say'in Nazim Oratoryosu'nu dinledim. 
Delicesine öneriyorum, mü-kem-mel!
Cocuk vokalin sarkisi kulaginizdan hic gitmeyecek.

Özellikle Üc Selvi bölümündeki insanin yüregini sizlatan, bir o kadar da sefkatli melodiler birakmadilar calisayim.

Koro "memleketim" dedikce ben agladim.

'Hapisten Ciktiktan Sonra' siiri tilsimli bir melodinin üstünde cinliyor en sade gerceklerle. 
"esirlikten dönmüsüm anacigim / kendi memleketimde düsman kalesinde"

Ne güzel 'yavrum' diyor Genco Erkal.

Benim en sevdigim Nazim misrasi 'Yasamaya Dair' siirinden:


büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın, bir sincap gibi mesela


Bu misra oratoryonun finalinde göz kirpti neyse ki. Mercegimdeki bugu silindi gitti birden!

Oratoryonun ardindan beynimde dönüp duran siir ise Ben Iceri Düstügümden Beri oldu. Izafi zaman vurgulari ve her biri bir diken olup ruhlara ince cizikler atip kanatan misralari bugünüme vurdu damgasini.


Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya 
Ona sorarsanız "Lafı bile edilemez, mikroskobik bi zaman" 

Bana sorarsanız: "On senesi ömrümün"

Bir kurşun kalemim vardi, ben içeri düştügüm sene 
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi 
Ona sorarsaniz: "Bütün bi hayat"
Bana sorarsanız: "Adam sende bi hafta"

Konuya dair absürt bir anektod anlatip kacacagim. Lise talebesi minik bir kuzenim var. Onunla Nazim Hikmet'i konusuyorduk, bana "Nazim Hikmet bizim akrabamiz mi?" diye sordu. Ne garip ki, ben de onu babamin akrabasi sanirdim.

Sevgiyle kalin
Janet

No comments:

Post a Comment