Saturday, July 7, 2012

Masumiyet Müzesi - Orhan Pamuk


Kitabı çıktığı zaman hemen alıp okumuştum. Şimdi Türkçesini bulamadım kütüphanede, o yüzden Almancasını fotoğrafladım. 

janetaliriza.blogspot.de

Aslında, belki romantik hisleri kuvvetli, anılarını eşyalar ile bütünleştirerek onları biriktirmenin anlam ifade ettiği kişiler için çok içli, çok duygu yüklü ve bir solukta okunacak bir roman olabilir. Yalnız benim elimde, biçare kitap, bitmek bilmedi.  Kitabın açılış cümlesi herkes gibi beni de tavlamıştı:

„Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum“

Orhan Pamuk kitaplarının dekorunu da hep çok sevmişimdir. Bu kitaptaki 70ler, 80ler planları da aynı şekilde çok kapsamlı, çok görsel. Ben Füsun ile Orhan Pamuk’un dans etmesini okurken çok güzel zaman geçirdim. „bir zamanlar zengin olup da servetlerini beceriksizce kaybeden her aile gibi pamuklar da içlerine çekilmişlerdi“  cümlesini okurken, Orhan Bey'in dedikodusunu yaptığım hissine kapıldım.Füsun'un Samsun içtiğini öğrenince, sanki odam leş gibi Samsun koktu. Kemal, Füsunlar'gidiş gelişleri artırınca ben onun adına utandım.
  
Bunlar aklımda kalan ve tat aldığım noktaları. Ama kitaba gitgide yayılan, adım adım artan obsesyonu, eşya bağımlılığını ve bu tatsız aşkı ben okumaktan hazzetmedim.  Romanın ayrıntılarından çok sıkılmış olmam, onun orijinalitesinden bağımsız bir durum. Daha önce böyle saplantılı bir aşkı, böyle kleptoman bir aşığı izlememiştim roman satırlarında. Bu anlamda, Pamuk yeni bir kapı açmış, (sanırım) denenmemiş birşeyi denemiş. Ayrıntıya gelemiyorsanız kaçın. Ama aşk, saplantı, mutluluk, nesneler düzleminde bir yolculuk yapma fikri rahatsız etmiyorsa hiç durmayın, girin Masumiyet Müzesi'ne.

Sevgiler,
Janet.

No comments:

Post a Comment