Tuesday, July 3, 2012

Kürk Mantolu Madonna - Sabahatin Âli

Dünya’nın en basit,en zavallı,hatta en ahmak adamı bile,insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!...Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?


janetaliriza.blogspot.de


Cem Yayınevi'nin 1985'te tefrika ettigi Sabahattin Âli'nin 1945 senesinde yazdıgı bu müthiş kitabı koyu kış gecelerinin birinde icime cekmiştim. Türk Edebiyati'nın en sürükleyici aşk hikayelerinden biri olan bu kitabi okurken Raif Efendi'nin icine kapaniklıgı ile huzursuz olacak, zamanında tuttugu günlügün sayfalarını cevirirken, bu itilmiş adamın ardında nasıl bir fırtınali bir aşk bıraktıgını anladıgınızda nasıl oldugunu anlamadan kitabın sonuna geleceksiniz. 


Kitabı okurken pek cok notlar almiş, alıntılar kaydetmiş; bitirdigimin ertesinde ise bunları ekşisözlük'te paylaşmak üzere bilgisayarımın başına gecmiştim. Kayda aldıgım tüm alintilar, not düştügüm bütün yorumlar benden önce zaten bire bir yazilmiş! Demek ki Sabahattin Âli hepimizi ayni cümleler ile avlamiş


Kitabın sonundaki birkac not arasından Cevdet Kudret'in yazdıgı da ilgimi cekmisti. Diyor ki:


"Kürk Mantolu Madonna" romanına ilkin Lüzumsuz Adam adini vermisti. Icindeki <z> ve <s> harflerinin catişmasını begenmedigi icin, bu adı sonradan degiştirdi.Piyasa romanlarini düşündüren o acayip adı taktı. Lüzumsuz Adam adını yıllarca sonra Sait Faik kullandı, Sabahattin'in kullandıgını bilmeden, tabii."



Kitaba ismini veren Kürk Mantolu Madonna tablosu her ne kadar Madonna delle Arpie isimli calışma olsa da, Raif ile birlikte galeride oturup tabloya daldıgım sahnede, zihnim bana o duvarda Zerrin Tekindor'un yandaki resmini gösterdi durdu.


Ama Maria Puder olarak hayal ettigim karakter daha farklı görünüyordu.


Bu arada günün birinde evime gercek resimler aldıgımda Zerrin Hanim'in pofuduk saclı, takma kirpikli, bol makyajli oyuncu kızlarının pesine düşecegim muhakkak. 


Kürk Mantolu Madonna'dan birkac alıntı ile sizi bas basa birakayım. 


Sevgiyle kalın.
Janet


*
hizli hizli otele dondum. kahvenin gramofonu ve suriyeli kadinin sarkisi kesilmi$ti. arkada$im yatagina uzanmi$ kitap okuyordu. bana yandan bir goz atti:

"ne o, capkinliktan mi geliyorsun?" dedi.

insanlar birbirlerini ne kadar iyi anliyorlardi... bir de ben bu halimle
kalkip ba$ka bir insanin kafasinin icini tahlil etmek, onun duz veya kari$ik ruhunu gormek istiyordum. dunyanin en basit, en zavalli, hatta en ahmak adami bile, insani hayretten hayrete du$urecek ne muthi$ ve kari$ik bir ruha maliktir!.. nicin bunu anlamaktan bu kadar kaciyor ve insan dedikleri mahluku anla$ilmasi ve hakkinda hukum verilmesi en kolay $eylerden biri zannediyoruz? nicin ilk defa gordugumuz bir peynirin evsafi hakkinda soz soylemekten kacindigimiz halde ilk rast geldigimiz insan hakkinda son kararimizi verip gonul rahatiyla oteye geciveriyoruz?

*

*
insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.

   

 (s.40)

No comments:

Post a Comment