Thursday, August 9, 2012

Dakiklik

Su hayatta herkesin vardir katlanamadigi bir iki davranis. Ben de dakik olmayanlara, zamanimi bosa harcayanlara karsi kendimi asla kontrol edemiyorum. Daha bir iki gün evvel organizasyon hatasi yapip ögleden sonra bir kac saatime mal olan arkadasim karsisinda kücük dragona dönüsüp agzimdan alevler sactim. Bununla gurur duymuyorum elbette.

Sonra da kendime sasirdim, bu kadar farkinda degildim yumusak karnimin. Söyle bir son iki senelik sicilime göz attim. Meger neler yapmisim ben neler.

Mesela, yillardir görmedigim eski dostumla gecen yaz Ankara'da bulusacaktik. Bulusmaya gec geldigi icin muhabbetin koyulasmaya basladigi anda (bulustuktan yaklasin 20-25 dakika sonra) gitmem gerek deyip onu orada birakmisim.

Bir digeri de dogum yaptigi sonra da baska bir kente tasindigi icin cok uzun zamandir görüsemedigim bir diger dostum bulusmaya tam 45 dakika gecikince masada yaklasik 10 dakika kadar kalmis, o siparisini verdikten sonra müsade isteyip onu da orada birakmistim.

Terk edip gidemeyecegim bir diger seferde ise sessizlige gömülmüs, donuk gözlerle masadakini izlemis, bulusmayi kasitli olarak germistim.

Malum, eger bir konuda hassassaniz, hayat sizi bununla cezalandirir da cezalandirir. Bir defasinda da randevusuna gelmeyi unutmustu bir hanim. Nasil cileden ciktigimi tahmin edersiniz. Kim olsa sinirlenirdi zaten.

Kalkip gidince, masada biraktigim tamamlanmamis muhabbete cok üzülüyorum, hasret gideremedigime de. Öte yandan, gec kalininca kendimi büyük hakarete ugramis hissediyorum, tepkisiz de kalamiyorum.

Para bosa gidince problem yok, yenisi kazanilir ama iste zaman geri getirilemiyor.

Programli olun, vakitli olun, saate bakin, sözünüze sadik kalin.  Bir de yüksek sesle konusmayin.
Eger basaramiyorsaniz, dikkat edin de Janet intikam almasin.
Heyheyleri tepesindeki Janet'ten sevgiler.

No comments:

Post a Comment