Bu haftaki Spiegel Dergisi'nde enteresan bir konu vardi: "Blue Hole". Bir doga harikasi. Ama haber bu harikanin kara yüzüyle ilintili.
Misir - Dahab'da, yani Kizildeniz'de 130 m. derinliginde bir mavi delik varmis. (Resimleri icin tiklayiniz.) Bu mavi deligi de digerlerinden ayiran bir özellikten söz ediliyor ki gözlere senlik bir mucize. Söyle ki, yüzlerce metre derinlikteki cukurun icinde bir de tünel var. Bu tünel, Kizil Deniz'in öbür ucuna, Suudi Arabistan'a aciliyor. Misir henüz karanlik ve günes Suudi Arabistan'in üzerinde yükselmekteyken denize vuran isik sulardan yansiya yansiya bu mavi delige ulasiyor. Dahab'a daha günes dogmadan, mavi delik aydinlanip isildamaya basliyor. Ne harika degil mi?
Öte yandan bu güzellik, dünyanin en tehlikeli dalis noktasiymis. Orada yasayan bir dalgic, Tarik Ömer ile yapilmis bir röportaj var haberde. Tarik Ömer delikten sürekli ceset cikarttigi icin o deligi en iyi bilen kisi olarak taniniyor. Deligin hemen yani basindaki plaj bir mezarlik gibi anit taslariyla doluymus. Ayrica bu deneyimli dalgic onca ceset cikartmak zorunda kaldigi icin bir cok hüzünlü hikaye anlatmis dergiye. Röportajin bazi yerlerinde ürperdim biraz. Mesela diyor ki, "bazi cesetleri 2-3 günden sonra artik cikartmasak keske, ama aileler cenaze yapip topraga gömmek istiyor. Oysa cesetler, yengecler yüzünden cok da iyi görünmüyorlar o vakitten sonra."
Dalgiclar derinlerden yüzeye dönerken vurgun yememek icin agir agir yükselmelilermis. Ideali dakikada 10 metre diyor kendisi. O yüzden 130 metrede bir ceset buldugunda onu hava yatagina baglayip yukari gönderiyor, kendisi ise agir agir cikiyormus. O ciktiginda, müteveffa coktan götürülmüs oluyormus. Asagi dogru inerken de vücudun alismasina müsade edecek kadar yavas olunmaliymis; ayrica 40 metreden daha derinler icin farkli gaz karisimlari tasimak gerekiyormus. Aksi taktirde önce sarhosluk benzeri emareler bas gösteriyor, ardindan da is halüsinasyonlara, bellek kaybina kadar gidiyormus.
Bunca irkilten bilgi arasinda okudugum bir cümle aklimi ucurdu. Diyor ki Ömer: delige dogru yüzmek, uzaya cikmak gibi. Yavas yavas isik ve renkler kayboluyor. Önce kirmizi, sonra turuncu, sonra da sari. En sonunda sadece mavi kaliyor.
Gelelim anlattigi hikayelere. Ilk hikayenin kahramani Rus dalgic Yuri Lipski. Lipski dalarken yaninda kamerasi da varmis. Buddy'si ile birlikte dalmis, ama her ikisi de bröveli hoca olduklari icin asagida ayrilmislar. Tarik, Yuri'yi buldugunda, cesedin yüzü kuma dönükmüs. Video görüntülerine göre, basta her sey yolunda giderken Yuri hizlanmaya basliyor ve sonra birden tabana cakiliyor. Tahmin edilen o ki, derinlik sarhoslugu ile akli karisan yuri yüzeye ciktigini saniyor, bir yandan da oksijeninin yetmeyecegi endisesiyle panige de kapiliyor. Yüzeye yaklasiyorum derken ters yöne ilerleyerek tabani buluyor ve iste... Kamerasina bir sey olmamis ve kendi ölümünü kaydetmis. Video youtube'da. Ben basladim, ama sonunda tam olarak neyle karsilasacagimi bilmedigimden vazgectim izlemedim, kapattim hemen.
Bir diger hikaye de yine Rus Igor Schalo ile ilgili. Tam 400 dalis yapmis bir dalgic. 401ncisini burada yapiyor. Derinlere iniyor sonra da yeniden yüzeye dogru yükselmeye basliyor. Cok dalisi olsa da basinc azaltarak yükselme konusunda aslinda o kadar da tecrübeli degilmis. Aralarda durmasi gerekirken, aniden yükselmeye calisiyor. Panige kapiliyor ve kontrolünü kaybediyor. Yine de yüzeye ulasiyor. Görgü taniklarina göre, yüzeye vardiginda aci icinde bagiriyor ve yardim istiyor. Vücudundaki azot döngüsünü saglayamadigi icin yüzeyde vücudunun tipki kola gibi köpürdügü, cevresindeki sularin soda gibi kaynadigi görülmüs. Schalo, orada hayatini kaybetmis.
Bir yanda tehlikeye gözü kapali atlayanlar, bir yanda da ben gibi garantici bünyeler.
Ne farkeder aslinda, kimse sag cikmiyo iste bu hayattan.
Ben yine de risklere yokum galiba.
Sevgiyle kalin,
Janet.
janetaliriza.blogspot.de |
janetaliriza.blogspot.de |
Dalgiclar derinlerden yüzeye dönerken vurgun yememek icin agir agir yükselmelilermis. Ideali dakikada 10 metre diyor kendisi. O yüzden 130 metrede bir ceset buldugunda onu hava yatagina baglayip yukari gönderiyor, kendisi ise agir agir cikiyormus. O ciktiginda, müteveffa coktan götürülmüs oluyormus. Asagi dogru inerken de vücudun alismasina müsade edecek kadar yavas olunmaliymis; ayrica 40 metreden daha derinler icin farkli gaz karisimlari tasimak gerekiyormus. Aksi taktirde önce sarhosluk benzeri emareler bas gösteriyor, ardindan da is halüsinasyonlara, bellek kaybina kadar gidiyormus.
Bunca irkilten bilgi arasinda okudugum bir cümle aklimi ucurdu. Diyor ki Ömer: delige dogru yüzmek, uzaya cikmak gibi. Yavas yavas isik ve renkler kayboluyor. Önce kirmizi, sonra turuncu, sonra da sari. En sonunda sadece mavi kaliyor.
janetaliriza.blogspot.de |
Bir diger hikaye de yine Rus Igor Schalo ile ilgili. Tam 400 dalis yapmis bir dalgic. 401ncisini burada yapiyor. Derinlere iniyor sonra da yeniden yüzeye dogru yükselmeye basliyor. Cok dalisi olsa da basinc azaltarak yükselme konusunda aslinda o kadar da tecrübeli degilmis. Aralarda durmasi gerekirken, aniden yükselmeye calisiyor. Panige kapiliyor ve kontrolünü kaybediyor. Yine de yüzeye ulasiyor. Görgü taniklarina göre, yüzeye vardiginda aci icinde bagiriyor ve yardim istiyor. Vücudundaki azot döngüsünü saglayamadigi icin yüzeyde vücudunun tipki kola gibi köpürdügü, cevresindeki sularin soda gibi kaynadigi görülmüs. Schalo, orada hayatini kaybetmis.
Bir yanda tehlikeye gözü kapali atlayanlar, bir yanda da ben gibi garantici bünyeler.
Ne farkeder aslinda, kimse sag cikmiyo iste bu hayattan.
Ben yine de risklere yokum galiba.
Sevgiyle kalin,
Janet.
Okurken bile nefessiz kaldim. Videoya tiklamadim bile- O kadar garanticiyim ben de :)
ReplyDeleteBasaklar zaten ne kadar maceraperest olabilir ki Allaaskina :)
Janet hanım, yazıya doğa harikası diye başladım, korku filmi gibi bitirdim :)
ReplyDelete